05 Nisan 2025
Donald Trump
Trump en kibar deyişle orijinal bir lider.
Sağa sola sataşmaya bayılıyor.
Savaşa karşıyım diyor ama birçok ülkenin topraklarını ABD’ye katmak istiyor.
Silahlı savaşı sevmiyor ama “paralı” savaşlara çok meraklı.
Dünyanın büyük bölümüne karşı ticaret savaşı başlattı, hemen herkes “yandım Allah!” diyor.
Trump’ın en tehlikeli gördüğü ve ekonomik olarak çökertmeyi arzuladığı ülke Çin.
Pekin, Washington’un “ticari saldırıları” karşısında benzer adımlar atma kararını açıkladı.
Ortalık karıştı. Galiba dünya yeniden şekilleniyor. Bakalım…
Ama dedik ya, adam “orijinal”, onu tek bir alana sıkıştıramazsınız, her yana sıçrayabilir.
* * *
Önce yazının başlığından korkanları yatıştıralım. Seks ve aşk herkese yasak değil. Şimdilik…
Sadece bazı Amerikalılara yasak.
Amerikan hükümetini temsil edip de Çin’de yaşayanlara.
Bir de onların yakınlarına, akrabalarına.
“Çinlilerle cinsel ilişkiye girmeyeceksiniz” buyuruyor turuncu saçlı sultan.
(Bazı haber kaynaklarında “Çinli kadınlarla ilişki kurulmayacak” yazmışlar; sanki bütün Amerikan diplomatlar erkek… Yani tabii tercihler konusuna falan da girmeyeceğim burada.)
Associated Press'in haberine göre, cinsel ilişkiyle kalmıyor bu yasak. Romantik ilişkiler de yasaklanıyor.
Mesela siz Çin’deki bir Amerikan resmî temsilciliğinde çalışan bir görevlinin çocuğusunuz ve bir süredir Çinli bir yavuklunuz var.
Hemen ayrılacaksın, kardeşim, lamı cimi yok!
Yasağa uymayanların nasıl bir cezaya çarptırılacağını araştırdım, bulamadım. Acaba Silivri’ye mi gönderilecekler?
Gerekçeyi sormayın, o ortada: Devletin âli menfaatleri, millî güvenlik falan filan.
Bugün gül verip el ele tutuşursunuz, yarın devletin sırlarını ötersiniz.
“Canım bu sırlar herkesin bildiği bir şey mi?” falan demeyin.
Gidin Trump’a sorun.
* * *
Haberin epeyce ayrıntısı var tabii. Mesela, dün AP’nin duyurduğu bu yasağın aslında fiilen ABD’nin eski Pekin Büyükelçisi Nicholas Burns tarafından geçen ocak ayında başlatıldığı gibi.
Bir internet sitesi “bu gibi yasakları çoktan beri duymuyorduk, bunlara Soğuk Savaş döneminde rastlanırdı” diye yazıyor.
Doğrusu ben de haberi okuyunca bunu düşünmüştüm.
Sadece düşünmedim, hatırladım da.
Çünkü bu tür yasaklardan payıma düşeni çoook uzun yıllar önce almıştım.
Sovyetler Birliği’ne gideli 2-3 yıl geçmişti. İlk ciddi ilişkim başladığında sanırım 23 yaşındaydım.
Bir gün ailesi ile tanışmıştım. Annesi, kızının ilk aşkının bir yabancı olmasını onaylamadığını ve duygularımızın geçici olduğunu umduğunu pek gizleyemiyordu. Babası ise oldukça sıcak ve dostça davranıyordu.
Zaman annesinin ümidini boşa çıkarmıştı; aylar geçmiş, ilişkimiz ilerlemişti.
Sonra beklemediğim bir şey oldu. Bir hafta içinde iki uyarı aldım.
Özel hayatıma siyasi müdahale yaşadım.
Birinci uyarı, 80’lerin başında illegal bir “kardeş” partinin SSCB’ye okumaya gelmiş genç bir üyesine çeki düzen vermek isteyen “Sovyet yoldaşlar”dan geldi:
“Bak yoldaş! Gençsin. Elbette, bizim kızlarımızla tanışır, gezer tozarsın. Buna bir şey demeyiz. Ama ciddi ilişkilere girme! Burada evlenmeyi asla düşünme! Biz hiçbir yabancının bir Sovyet yurttaşını kendi ülkesine götürmesini istemeyiz.”
Şaşırmıştım. “Konuk” olduğum bir ülkede o ana kadar dostça davranan “evsahibi”nin bu tavrı beni alt üst etmişti. Üstelik onlar da ben de komünisttik, yoldaştık, enternasyonalizm ne güne duruyordu!
* * *
Bir süre bu uyarıyı ilişkimize yansıtmamaya, bir şey olmamış gibi davranmaya çalıştım. Bir yandan da ne yapacağımı düşünüyordum.
Birkaç gün sonra kız arkadaşım, babasının benimle görüşmek istediğini söyledi.
Gittim. Boris Amca her zamanki gibi yumuşak ve sevecen bir tavırla karşıladı beni.
Konuşma uzadıkça gözleri kederlendi. Bir an geldi sustu, yutkundu...
Ve ben onun istihbarat kurumu KGB’de albay olduğunu öğrendim.
Kızıyla ilişkimiz sürerse “başına iş açılacağını” çok zorlanarak ve sert ifadelerden olabildiğince kaçınarak açıklamıştı.
Oradan ayrılırken içimde bir yara kanıyordu.
Yukarıda “devletin âli menfaatleri, millî güvenlik falan filan” diye dalga geçtiğim realiteyi koskoca bir kara bulut gibi üzerimde hissetmek kolay değildi.
Ve bu durum, benim katlandığım ve katlanmaya hazır olduğum siyasi zorluklara pek benzemiyordu.
Bilmem bu gibi öyküleri Trumpgiller ve onların yandaşları ne kadar anlar.
Hakan Aksay kimdir?Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı. Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu. 2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı. |
Taksim Meydanı İstanbul demektir, hatta Türkiye demektir, o bir bakıma her ikisinin de merkezi sayılır
Ukrayna'daki savaşı bitirme vaadini yerine getiremeyen Trump şimdi ya daha kararlı adımlar atacak ya da bu işten sıkılacak
Sadece altı ay ömrü kalan insanlar bazen önemli kararlar alabilir. Peki ya bu durum siyasal iktidarlar için söz konusu olsa?
© Tüm hakları saklıdır.